4 Kasım 2010 Perşembe

kalp ve damar cerrahisi- Dr. Siyami Ersek Kalp ve Damar Cerrahisi Hastanesi

Dr. Siyami Ersek KALP VE DAMAR CERRAHİSİHastanesi

Koroner arter hastalığı erişkinlerde en sık rastalanan kalp hastalığıdır.

kalp vücudun tüm organlarına besin ve oksijen taşıyan kanı pompalar.Kalbimizin içinden dakikada 6 litre kan geçmesine rağmen kendi ihtiyacı olan kanı sadece kalbin yüzeyinde seyreden ve koroner arter denen damarlarla sağlar. Koroner arter hastalığı erişkinlerde en sık rastlanan kalp hastalığıdır. Bu hastalarda, koroner damarlarda plak adını verdiğimiz sertleşmiş birikintilerle, gittikçe daraltan ateroskleroz neden olur. Yağ, kolesterol ve minerallerin koroner damarların iç yüzüne birikmesi plağı oluşturur. Plak zamanla damar içine doğru büyüyerek koroner damarlardaki kan akımını azaltır. Bu azalma göğüs ağrılarına neden olur. Ayrıca bu plaklar düz ve pürüzsüz olan damar iç yüzeyini bozarak pıhtı oluşummunu kolaylaştırıcı etki yaparlar.

"Damar içinde gelişen pıhtıya bağlı olarak koroner arterin aniden, tamamen tıkanması kalp krizine neden olabilir."

Bu hastalığa yakalananlarının çoğunun hasta olduklarının farkında olmaması ciddi bir sorundur.Koroner arter hastalığı yıllar içinde sesiz ve yavaşça gelişir. Kalp krizi oluşturuncaya kadar hiç fark edilmeyebilir.

Koroner arter hastası olup olmadığınızı doktorunuzun muayenesi ve yapılacak birtakım testlerle öğrenebilirsiniz.Koroner arter hastalığı için ana risk faktörleri ailede kalp hastalığı olması, tansiyon yüksekliği, şeker hastalığı, şişmanlık, sigara içmek ve fiziksel aktivite azlığıdır.

Kalp sağlığınızı, koruyucu bir takım önlemleri alarak koroner arter hastalığını önleyebilir veya yavaşlatabilirsiniz. İlaçlar, balon anjiyoplasti ve cerrahi tekniklerle tıkanmış damarlara müdahale edilebilinir.Ancak uzun vadede en iyi çözüm hayat tarzınızı risk faktörlerini kontrol edebilecek şekilde değiştirmektir.

Koroner arter hastalığı hangi şikayetlere yol açar?

Koroner arter hastalığının ciddiyeti ve bulguları değişebilir. Hiçbir şikayet oluşturmayacağı gibi, özellikle sol kola ve çeneye yayılan göğüs ağrısı, yanma, basınç hissi, yorgunluk ve nefes darlığı gibi şikayetlere neden olabilir. Kalp kriziyle de ortaya çıkabilir.Kalbin işinin arttığı, dolayısıyla da daha fazla kan akımına ihtiyaç duyduğu egzersiz ve stres gibi durumlarda, damarlardaki daralma nedeniyle bu artış karşılanamadığı için, genellikle hastaların şikayetleri ortaya çıkar ve dinlenmekle de geçer. Özellikle şeker hastaları, sinirleri de hasar gördüğü için hastalıkları çok ciddi olsa bile hiç ağrı duymayabilirler.

Koroner arter kan pıhtısı ile aniden tıkanırsa o damarın beslediği kalp dokusu ölür. Buna miyokard enfarktüsü veya kalp krizi denir. Bu durumda göğüs ağrısı daha uzun sürer, çoğunlukla kendiliğinden geçmez ve çok daha şiddetlidir. Hasar gören kalp dokusu miktarı genişse kalbin pompalama kabiliyeti de etkilenir ve çalışma gücü azalır. Hasta da kalp yetersizliği gelişir.

Kroner arterlerdeki daralma nasıl tedavi edilir?

Halen kullanılmakta olan bir takım ilaçlarla kalbin oksijen ihtiyacı azaltılmaya, göğüs ağrısı giderilmeye çalışılır. Koroner arter hastalığını oluşumuna katkıda bulunan riskleri azaltmada kullanılan ilaçlar da(kolesterol düşürücü, kan şekerini düzenleyiciler vs.) bulunmaktadır.Ancak bunların hiçbiri oluşan darlığı ortadan kaldırmaz. Koroner arterlerde daralmaya yol açan plaklar genellikle damar boyunca yaygın olarak değil, damarın belli bölgelerinde bulunur. Ne kadar daralma olduğuna, kaç damarın etkilendiğine, daralmanın yerine, risk altında olan kalp adalesi miktarına ve yaş, genel sağlık durumu gibi kişisel hasta faktörlerine göre darlığın nasıl ortadan kaldırılacağına karar verilir. Darlığı giderebilmek için iki tedavi seçeneği vardır. Anjiyoplasti veya koroner arter baypas cerrahisi. Anjiyoplasti de kasıktan veya koldan girilerek ucunda balon bulunan bir kateter darlık bölgesine yerleştirilir.Balon şişirilerek plak damar duvarına doğru yassılaştırılarak darlık giderilmeye çalışılır. Bazen açılan bu damarın tekrar daralmaması ve açıklığının uzun süre devam etmesi için stent denilen kafess benzeri özel metal parçalar darlık bölgesine balonla beraqber yerleştirilir.

Koroner arter baypas cerrahisi ile tıkalı veya daralmış bölgesinin ilerisine, vücudun başka yerlerinden alınan damarlarla yeni yollar oluşturulur. Böylece bozulmuş kan akımı yeniden sağlanmış olur. Bu ameliyat için hastanın bacağından alınan safen ven, göğüs içinden alınan göğüs içi arteri, koldan alınan radyal arter ve karın içindeki mide arteri kullanılabilir.Bu damarların alınması çıkarıldıkları organların beslenmesini bozmaz. Koroner arter baypas ameliyatları kalp akciğer makinesi kullanılarak veya çalışan kalpte yapılabilir. Kalp ameliyat sırasında durdurulur kalbin yapması gereken vücuda kan popmpalama ve akciğerlerin gerçekleştirdiği kanın oksijenlenmesi işini bu makine yerine getirir. Hastalıklı koroner arterlere yeni damar baypasları yapılıp kalbe yeterince kan sağlandıktan sonra, önceden olduğu gibi pompalam işini, tekrar kalp yapmaya başlar. Bazı hastalarda da kalp akciğer makinesi kullanılmadan çalışan kalpte bypass ameliyatları yapılmaktadır.

Koroner baypas ameliyatı ne sağlar?

Koroner baypas ameliyatlarıyla kalp kasını beslemede yetersiz kalan kan miktarı arttırılır. Bunu sonucunda göğüs ağrıları ve hastanın diğer şikayetleri ortadan kalkar, hastalar daha az ilaç kullanmaya başlarlar ve kendilerini daha iyi hissederler. Böylece hastaların hayat kalitesi artmış olur. Koroner arter hastalığı ilerlemiş olan kişilerde baypas ameliyatları hastaların yaşamını uzatır.

Kalp Kapak Hastalıkları

Kalbimiz bir emme basma pompa gibi, sürekli çalışır. Vücuttaki kanı toplar ve tekrar pompalar. Kalbimizdeki kan akımı her zaman tek yöndedir. Bu kalbimizde bulunan kapaklar sayesinde olmaktadır. Dört tane olan bu kapaklar her kalp atımında düzenli olarak açılıp kapanmaktadırlar.Kanı geçirmeleri gerektiği zamanlar açılmaları, kanın geri kaçmasını önlemeleri gerektiği zaman kapanması gerekir. Kapaklardaki daralma veya yetersizlik onların görevlerini aksatır, kanın tek yönde sorunsuz akışını bozar. Kapaklardaki bozukluklar doğuştan olabildiği gibi sonradan geçirilen romatizmal ateş gibi hastalıklara veya yaşlılığa bağlı da olabilir. Rahatsızlığın şekli nasıl olursa olsun hastalık neye bağlı gelişirse gelişsin bu kalbin işini daha fazla arttırır, uzun sürmesi halinde kalbin yapğısında kalıcı bozukluklara neden olacaktır. Bu aşamada da hastanın ameliyattan istifadesi azalacaktır. İlaçlar hastaların şikayetlerini azaltıp, hastalığın etkilerini yavaşlatabilir. Ancak hastalığı tamamane ortadan kaldırmaz. Durum kötüye gidiyorsa veya kontrol etmek zorlaşıyorsa kateterlew müdahale ve cerrahi müdahale gerekebilir. Kateterle müdahalede balon anjiyoplastidekine benzer şekilde daralmış kapağa yerleştirilen balon şişirilerek kapağın merkezindeki açıklık artırılmaya çalışılır. Cerrahi müdahale ile kapaklar tamir edilir veya değiştirilir. Tamir daralmış kapakların yapışıklıkları giderilerek veya yetersiz kapanan kapaklar, güçlendirilerek yapılır. Tamir edilemeyen hastalıklı kalp kapakları değiştirilerek tedavi edilir. Kapak değiştirilirken hastalıklı kapak çıkarılır yerine mekanik veya biyolojik kapak takılır. Mekanik kapaklar uzun ömürlüdürler. Ancak pıhtılaşmaya sebeb olduklarından, hasta kalan hayatı boyunca pıhtılaşmaya önleyici ilaç kullanmak zorundadır. Bu ilacın dozu hastadan hastaya ve aynı hastada zamanla değişim gösterebilmektedir. İlacın dozunun ayarlanması hayati öneme sahiptir. Az kullanıldığ zaman kapakta pıhtılar meydana gelebilir, bu da kapak ve kalp fonksiyonlarını bozabilir, hatta felçlere neden olabilir. Fazla kullanıldığında ise kanamalara neden olabilir. Metal kapak taşıyan hastalar doktorlarının tavsiye ettiği aralıklarda kan tahlilleri yaptırarak, pıhtılaşma durumlarını kontrol ettirmek ve pıhtılaşmayı önleyici Coumadin ilacını kesinlikle doktorun söylediği şekilde kullanmak zorundadır. Biyolojik kapak taşıyanlar bu ilacı sürekli kullanmak zorunda değildirler. Buna karşılık bu kapaklar uzun ömürlü olmayıp hastanın yaşına ve kullanıldıkları yere göre, ortalama ömürleri 10-15 yıl arasında değişmektedir.Sizin için en uygun kapak doktorunuz tarafından size bildirilecek, sizin fikriniz alınacaktır.

Kapak hastası kadınlar doktorlarının onayı olmadan hamile kalmamalıdırlar.Kapak hastaları doktora veya diş hekimine gittiklerinde kapak hastası olduklarını mutlaka söylemeli ve kullandıkları ilaçları mutlaka hatırlatmalıdırlar. Coumadin kullanan hastalar cerrahi müdahale veya diş çekimi öncesinde bu ilacı kesmeli ve kanama riski azaldıktan sonra doktorun söylediği şekilde, tekrar başlamalıdır.

Yine kapak hastalarının, kapaklarının böyle müdahaleler sırasında mikrobik iltihablanmasını önlemek için özel antibiyotik koruması altında olmaları gerekir.

Bu tedaviler size doktorunuz tarafından bildirilecektir. Tedavinizin başarılı devamı ve sağlığınızın sürekliliği için bu önlemlere ömür boyu uymak zorundasınız.

Anevrizma Ameliyatları

Vücudun herhangi bir yerindeki atar damarların duvarları yırtılır veya zayıflarsa anevrizma denen balonlaşma meydana gelir. Başlangıçta küçük olan bu balonlaşmalar damar içindeki basıncın da etkisiyle zamanla büyüyebilir. Bu büyüme sırasında hayatı tehdit edici kanamalara yol açan damar delinmeleri olabileceği için bu durum ciddi kabul edilmelidir. Büyük anevrizmalarda bu risk daha fazladır. Bazen de anevrizma içinde oluşan pıhtı kopar ve kan akımı ile sürüklenerek ayak ve bacak damarlarını tıkayabilir. Anevrizmalarda tedavi anevrizmanın yerine, büyüklüğüne ve hastanın genel sağlık durumuna göre yapılır. Küçük anevrizmalar belli aralıklarla yapılan kontrollerle izlenir, tansiyonu yüksek hastaların tansiyonları, İlaçlarla normal sınırlarda tutulmaya çalışılır. Büyük veya hızla büyüyen dolayısıyla delinme riski taşıyan anevrizmalar genellikle cerrahi tedavi gerektirir. Cerrahi tedavi için iki seçenek vardır.

Birincisinde balonlaşmış damar kısmı ameliyatla çıkarılır yerine sentetik damar takılarak kan akımı düzeltilir.

İkincisinde ise herhangi bir kesi yapmadan katetere yerleştirilen özel sentetik damar balonlaşmış bölgeye yerleştirilerek zayıflamış damar duvarının basıncı düşürülmeye çalışılır. Hastanemizde her iki yöntemde uygulanmaktadır.

Periferik Arter Ameliyatı

Kalp damarlarında olduğu gibi bacakları besleyen atar damarlarda da ateroskleroz (damar sertliği) olabilir. Damardaki daralma nedeniyle kanlanması bozulan bacakta, özellikle yürürken merdiven çıkarken bazen de istirahatte ağrı, güçsüzlük ve ilerlemiş durumlarda ayakta iyileşmesi güç yaralar meydana gelebilir. Darlık yerini ve ciddiyetini göstermek için doktorunuz sizden Doppler(ses dalgalarıyla damar sisteminizin incelenmesi) veya periferik anjiyografi isteyebilir. Bu tür hastaların çoğu düzenli egzersiz (haftada 3-5 gün 30 dakikalık yürüyüş), sigarayı bırakma, zayıflama, kolesterol düşürücü diyet ve gerekiyorsa kolesterol düşürücü ilaç tedavisinden fayda sağlar.

Hastanın sigarayı bırakması ayağının gangren nedeniyle kesilmesini önlemede çok önemlidir. Yine ayakları yaralanmalardan korumak için yumuşak, rahat, kapalı ayakkabıların giyilmesi, ayaktaki çatlakların ve tırnak keserken yaralanmaların önlenmesi önemlidir. Şeker hastalarının kan şekerlerini kontrol altında tutmaları da iyileşmelerine katkıda bulunacaktır.Tüm bu önlemlere ve ilaç tedavilerine rağmen bazı hastalara periferik balon anjiyoplasti veya baypas ameliyatı yapmak gerekebilir. Ameliyatla sentetik damar veya bacaktan çıkarılan safen ven kullanılarak yapılan baypaslarla ayağa giden kan miktarı arttırılır.

Ameliyat öncesi ve sonrası yaşayacaklarınız

Kalp cerrahisi gibi büyük bir cerrahi müdahale geçirecek olmanızdan dolayı sinirli ve tedirgin olmanız gayet doğaldır. Hastalık ve ameliyat hakkında doğru ve tatminkar bilgilere sahip oldukça ve bu hastalığın size özel olmadığını gördükçe endişeleriniz azalacak, kendinizi daha rahat hissedeceksiniz. Hastanemizdeki tüm çalışanlar size bu döneminizde ve sonrasında yardımcı olmak, sizi doğru bilgilerle bilgilendirmek için gayret göstereceklerdir.

Doktorunuz ve halkla ilişkiler biriminden merak ettiğiniz konuları sorup öğrenebilirsiniz.

Sosyal güvenlik güvenceniz ve sevk işlemleri

Emekli sandığı ve Bağkur sigortalısı hastaların ameliyat için yatmalarında karneleri ile müracaat etmeleri yeterlidir. Vizeye tabi Bağkurlu hastaların vizeleri geçmemiş olmalıdır. SSK sigortalıları doktorlarından alacakları ve başhekim yardımcıları tarafında onaylanan resmi yazı ile SSK hastanelerinden sevk almaları mümkündür.Devlet memurlarının kurumlarından alacakları ve hastanemize sevki yapılmış muayene istek formlarıyla yatışları yapılabilmektedir. Yeşil kartlı hastalarında vizesi geçmemiş kartlarıyla sağlık ocaklarından hastanemize sevk yaptırmaları gereklidir. Özel sigortalar aracılığıyla sağlık sigortası olan hastalarımız sigorta şirketinin onayı ile yatışlarını yaptırabilmektedir. Sevk evrakı veya karnenize ilave olarak doktorunuzdan alacağınız yatış belgesiyle hasta kabule başvurmanız halinde yatış işlemleriniz yapılacaktır. Yatış için geldiğinizde daha önceden geçirdiğiniz ameliyat veya tetkik ve tedavilerle ilgili tüm raporları, filmleri, kullandığınız ilaçlar ve koroner anjiyografinizin kaydedildiği CD'yi veya filmi getirmeyi unutmayın. Kalp cerrahisinde kan ve kan ürünleri kullanılması sıklıkla gereklidir. Bunun için kan bağışında bulunmanız ve taze kan ihtiyacı için ameliyat günü kan verecek şahısların hastanede hazır bulunması gerekli olacaktır. Kan grubunuzu öğrenmek ve konu hakkında detaylı bilgi içini kan bankasına müracaat etmeniz gereklidir.

Diş Kontrolü

Kapak ameliyatları ve sentetik damar veya yama kullanılacak hastaların ameliyat öncesinde diş kontrolü yaptırmaları ve tedavi gerektiren hasta dişleri varsa doktorun tavsiyelerine göre bunu yaptırmaları gereklidir. Bu kullanılacak kapak veya sentetik yamanın, uzun süre sizin sağlığınızı sorunsuz devam ettirmesi için önemlidir.

İlaçlar

Bazı ilaçların ameliyat öncesinde kesilmesi gereklidir. Aspirin ile Plavix ve Ticlid gibi ilaçlar ameliyattan en az 1 hafta önce kesilmelidir. Yine pıhtılaşmayı önleyici Coumadin gibi ilaçlarda pıhtılaşma ölçümlerinize(protrombin zamanı) göre ameliyattan yaklaşık 4-7 gün önce kesilmelidir. Son altı ay içinde kullandığınız tüm ilaçlar hakkında doktorunuza bilgi veriniz, İlaç kesme ve değiştirmeleri doktorunuzun bilgisi dışında yapmayınız. Bayan hastalarının son adet tarihlerini doktorlarına bildirmeleri önemlidir.

Hastanedeki ilk gününüz

Ameliyattan bir gün öncce aç olarak gelen ve yatış işlemleri önceden yaptırmış hastalara kan, idrar tahlilleri, EKG, solunum fonksiyon testi ve röntgen filmi gibi tetkikler yapılır. Doktorlarınız sizi yatağınızda muayene edecek sizinle görüşecektir. Ameliyat öncesi anestezi değerlendirmenizde yatağınızda ilgili hkimlerce yapılacaktır. Ameliyat ve yoğun bakım konusunda doktorlarınız sizi bilgilendirecektir.Ameliyat öncesinde cildinizin zedelenmeden traş edilmesi gereklidir. Koroner ameliyatları için boyundan ayak ucuna kadar cinsel bölge ve kollar dahil traş edilirken, kapak ameliyatları için boyundan dizlere kadar traş edilmesi yeterlidir. Damar ameliyatları için göbekten ayak uçlarına kadar traş edilmelidir. Hastanemizde görevli berber traş konusunda erkek hastalarımıza hizmet vermektedir. Bayan hastalarda servis heöşirelerinden bilgi alabilirler.Traş sonrası cild temizliğiniz için yıkanmanız gerekecektir. Duş sonrası vücudunuza pudra veya losyon sürmeyiniz. Doktorunuz tarafından başka şekilde belirtilmediyse ameliyattan önceki akşam saat 24'ten itibaren kesinlikle birşey yemeyiniz, içmeyiniz.Bu saate kadar bol su içmeniz faydalı olacaktır. Barsak temizliği için ilaç verilmesi veya lavman yapılması gerekebilir. Gece rahat uyuyabilmeniz için sakinleştirici ilaç verilecektir.

Ameliyat Günü

Ameliyat saatiniz geldiğinde sizden varsa gözlükleriniz, takma dişleriniz ve diğer protezlerinizi, iç çamaşırlarınız ile ziynet eşyalarınızı çıkarmanız istenecektir. Lütfen bu şahsi eşyalarınızı yakınlarınıza teslim ediniz. Size giydirilecek özel gömlekle sedyeye alınıp ameliyathaneye götürüleceksiniz. Yakınlarınız kafeterya veya lobide bekleyerek hakkınızdaki bilgiyi halkla ilişkilerden veya doktorunuzdan alabilirler. Ameliyat zamanı önceden belirlenir ve zamanında gerçekleştirilir.Ancak ameliyat olması acil bir hasta çıkması nedeniyle geciktirme zorunluluğu doğarsa bu size iletilecek ve mümkün olan en kısa süre içinde yeni ameliyat zamanınız bildirilecektir. Açık kalp ameliyatları genellikle 3-6 saat sürmektedir.Sürenin uzunluğu yapılacak işleme bağlıdır ve ancak tahmin edilebilir. Hastanın ameliyathanede geçirdiği sürenin tamamı ameliyat süresi olmayıp öncesi ve sonrasındaki hazırlık sürelerini de içermektedir.

Ameliyat sonrası

Hasta ameliyat sonrası yoğun bakım ünitesine alınır. Anestezik ilaçların etkisi altındaki hastalar uyansalar bile başlangıçta ellerini, ayaklarını oynatamayabilirler. Bu kısa sürede düzelecektir. Etrafınızdaki birçok cihaz ve alarm sesleriyle kendinizi alışkın olmadığınız bir ortamda hissedebilirsiniz. Sakin olun ve görevlilerin uyarılarına uyun. Ameliyat öncesinde ilaçları vermek için damar yolları ve kateterler yerleştirilecektir. Yine uyandığınızda göğüs tüpleriniz olacaktır. Bunlar yoğun bakımdan çıkmadan önce çıkarılacaktır. Bu dönemde ağrı duymamanız için ilaçlar verilecektir. Ağrınız olursa hemşirenize bildiriniz. Yoğun bakımda durumunuza uygun şekilde beslenmeniz ve su içmeniz sağlanacaktır. Ameliyat öncesinde takılan sonda ile idrarınız toplanacak ve böbrek fonksiyonlarını takip etmek mümkün olacaktır. Sonda takılıyken idrarınız varmış gibi hissedebilirsiniz. Bu normaldir, birşey yapmanız gerekmez. Yoğun bakımda kalma süresi ortalama 1-3 gün arasındadır. Herkesin hastalığı, iyileşme süresi ve tedaviyie cevabı değişebilmektedir. Durumunuz hakkında yakınlarınız bilgilendirilecektir. Sürekli faaliyet içinde olan, ışıkların yandığı ortamda zaman kavramını kaybetmeniz, ortama uyum sağlamanız zordur. Özellikle geceleri zihin bulanıklığı ve sıkıntı hissedebilirsiniz. Bu durum geçicidir özellikle de odanıza çıktıktan sonra hızla düzelecektir. Odanızda dinlendikçe normal uyku alışkanlığınıza tekrar döndükçe halsizliğiniz kaybolacak, kendinizi daha iyi hissedeceksiniz.

Odanızdasınız

İlk hareketleriniz yatak içerisinde ayaklarınızı toplayıp uzatma şeklinde olacaktır. Artık sondanız olmadığı için tuvalete gitmaniz gerekecektir. Göğüs kemiğinize yük vermemeye ve göğsünüzü germemeye çalışmanız çok önemlidir. Çünkü göğüs kemiğinizi çelik teller tutmakta olup, iyileşinceye kadar korumanız gerekecektir. Bunun için özellikle ilk günler yan yatmayınız, yatıp kalkışlarınızda yanınızdakilerden yardım isteyiniz.Yataktan kalkarken iki kolunuza da eşit yük vererek doğrulup yatakta dik oturun, yavaş hareketlerle bacaklarınızı yataktan sarkıtın, birkaç dakika böylece dinlendikten sonra yataktan yavaşça kalkın. Ani kalktığınızda başınız dönebilir, dengenizi kaybedebilirsiniz. Yakın koltuk ve sandalyeye geçip birkaç dakika dinlendikten sonra ayağa kalkıp yürümeye çalışın. Ani kalkışlarda tansiyonunuzda ani düşmeler olabilir. Bunu önlemek için lütfen yavaş kalkın. Başlangıçta kısa olan yürüyüş mesafelerinizi kendinizi iyi hissettikçe giderek arttıracaksınız ve hareketlendikçe iyi hissedeceksiniz. Kısa mesafe yürüyüşlerden sonra bile yorgunluk duyabilirsiniz. Bunlar zamanla düzelecektir. Yürüyüş aralarında istirahat ediniz. Yürürken dik durunuz, ağrıyı azaltmak için öne eğilmeyin bu dengenizi sağlamanızı zorlaştıracaktır.Ağrınız varsa hemşirenize bildirin. İlk günlerden sonra yastık destekli hafif yan yatabilirsiniz. Ancak pozisyonunuzu sık sık değiştirin ve bu değişikler sırasında yatak çarşafınız ve pijamalarınız toplanıp vücudun aynı noktasına bası yapmamasına özen gösterin.(özellikle kilolu, yaşlı ve şeker hastalarında yatak yaralarını önlemek için) Sırt kısmı dayanıklı koltuklara oturunuz, ayaklarınızı sarkıtarak oturun. Ayaklarınızda şişlik oluyorsa, ayaklarınızı koltuk yüksekliğine kaldıracak şekilde, altına destek koyarak uzatınız.Kalbinize kan dönüşüne yardımcı olması ve bacaklarınızda şişlik oluşmasını önlemek için varis çorabı kullanmanız gerekebilir. Doktorunuz size uygun çorabı size reçete edecektir. Çorapların aşağı doğru kayarak toplanmasına izin vermeyin. Bu bacağınızdaki toplar damarların kan dolaşımına engel olabilir. Gece yatarken çıkardığınız çorabınızı sabah yataktan kalkmadan tekrar giyiniz ve çorap varken kaymamak için mutlaka terlikle yürüyünüz. Varis çorabınızı ameliyattan sonra 6/8 saat hafta kullanmanız gerekebilir. Ameliyat sonrasında derin nefes alma egzersizleri yapmak, öksürüp balgam çıkarmaya çalışmak çabuk iyileşmeniz için önemlidir. Öksürmenizin ameliyat yerine bir zararı yoktur. Bu sayede ameliyat nedeniyle akciğerlerinizde biriken salgıları atmış olacaksınız., hava yollarınız temizlenecek, akciğerdeki hava kesecikleri açılacak bu da muhtemel akciğer enfeksiyonlarını önleyecektir. Bol su içmeniz veya sıvı almanız kolay balgam çıkarmanıza ve böbrek fonksiyonlarınızın iyileşmesine yardımcı olacaktır. Ağrı ve rahatsızlık duydukları için öksürmekte zorlanan hastaların göğüslerine küçük bir yastıkla destek yaparak öksürmeye çalışmaları sağlanabilir. Bu konuda solunum fizyoterapistleri de size yardımcı olacaklardır. Ameliyat sonrası her hastada terleme ve ateş olabilir. Ağrı kesici, ateş düşürücü ilaçlarla bu sıkıntılar kontrol altına lınabilir ve 3-4 gün içinde tamamen geçebilir. İlk günlerde yumuşak bir bez veya süngerle vücudunuzu silebilirsiniz. Ameliyat yeriniz kuruyup kabuk bağladıktan sonra hasta yanında biri olmak şartıyla sabun veya vücut şampuanları ile ılık suda duş şeklinde banyo yapabilir. Şeker hastaları hariç hastaların hızla iyileşmeleri için ilk 1 ayda yiyeceklerinde herhangi bir kısıtlama yoktur. Ancak tansiyonu yüksek olan veya doktoru tarafından önerilen hastaların az tuzlu yemeleri gereklidir. Küçük porsiyonlarda, sık aralıklarla ve dengeli beslenmeye özen göstermek iyileşmenizi hızlandıracaktır. Ameliyat sonrası dönemde uykusuzluk, can sıkıntısı, uykudan yüksekten düşüyormuş gibi aniden sıçrayarak uyanma, sinirlilik, tahammülsüzlük, kolay duygulanma, konsantrasyon bozukluğu, olayları dışardan izleme ve algılamada zorlanma gibi şikayetleriniz olabilir. Bunlar anestezik ilaçlara ve yaşadığınız strese bağlıdır. Çoğunlukla 4-6 hafta içinde kendiliğinden geçer.Gerekirse doktorunuz bazı ilaçlarla size yardımcı olacaktır.Odanızda ziyaret saatlerinde ziyaretçi kabul edebilirsiniz. Ancak ziyaretçilerin kalabalık olmamasına dikkat edin ve ziyaretin kısa sürede bitmesini sağlayın. Hastanede kalma süreniz hastalığın seyri ve iyileşme durumuna göre 4-10 gün arasında değişmektedir.

Çıkmadan önce geçici kalp pili telleri alınacak, ilaçlarınız reçete edilecek, evdeki yaşantınız konusunda bilgilendirileceksiniz.Ayrıca kontrole geleceğiniz tarih bildirilecek ve kontrol sırasında yaptıracağınız tetkikler için istek formları doldurulacaktır. Çıkmadan önce ameliyat raporunuzu da içeren hasta çıkış raporunuzu(epikriz) almayı unutmayınız.

Evdesiniz

Hastanede geçirdiğiniz ameliyat sonrası dönemden sonra artık evinizin alıştığınız ortamında iyileşme dönemini geçireceksiniz. Bazı hastalar güvensizlik hissi ile hastanede daha uzun süre kalmak isterler. Oysa ki doktorunuz iyileşme sürecini evinizde güvenle gördüğü için sizi taburcu ediyor. Şehir dışından gelen hastaların ilk kontrollerini yaptırıncaya kadar İstanbul'da kalmaları ve kontrollerinden sonra evlerine dönmeleri gereklidir. Otomobil, otobüs veya uçakla yolculuk etmenizde sakınca yoktur. Otomobili siz kullanamazsınız. Evinde asansör olmayıp yüksek katlarda oturan hastalar, katlar arasında dinlenerek kendilerini fazla yormadan evlerine çıkmalıdır. Açık kalp ameliyatı geçiren hastaların normal fizik güçlerini kazanmaları 6-8 hafta almaktadır. Sağlıklı bir erişkin bile 1 hafta yattığında kas kitlesinin % 15'ini kaybetmektedir. Hastanede geçirdiğiniz hareketsiz sürede bu hemen tüm hastalarda olmaktadır.Ameliyattan sonra normale göre kan sayımınız daha düşük olacak ve vücudunuz yara iyileşmesi içinde enerji kullandığı için kendinizi yorgun ve halsiz hissedeceksiniz.

İlk haftalar yorucu ve uzun süren işlerden kaçının. Dört kilodan fazla yük taşımayın. Gücünüzü tekrar kazanmak için yapacağınız en doğru aktivite, önceleri evinizde bile yapabileceğiniz kısa yürüyüşlerin süresini ve mesafesini zamanla arttırmaktır.Yürüyüş sırasındaki nabız sayınız istirahattakine göre artacaktır. Bu artış dakikada 20 atımdan fazla olmayacak şekilde aktivitelerinizi ayarlayınız. Hastaneden taburcu olduğunuzda ortalama 200 metre yürümekteydiniz. Evde de ilk 15 gün için yürüme mesafesini hergün 10 metre arttırınız. 15 gün sonra şartlar uygunsa sokakta düz yolda yürüyüşe başlayabilirsiniz. Yürüyüş mesafeniz 4. hafta sonunda 1,5 km (30 dk), 6. hafta sonunda 2 km (45 dk), 8. hafta sonunda da 3 km(60 dk) olmalı. Yürüyüş temponuz ne çok yavaş ne de çok hızlı olmalı. Asla koşmayınız, aşırı soğuktan ve sıcaktan kaçının. Rüzgara karşı yürümeyiniz. Yürüyüş sonrası mutlaka 2-3 saat dinlenin. Fazla yüklenmeden düzenli yürüyüşlere devam edilmeli, yürüyüşle istirahatarasında denge korunmalıdır. Evinizde ilk 10 günü sakin, dinlenerek geçirin. Ziyaretçi kabul etmeyin. Televizyon seyredip, kitap okuyabilir, yakınlarınızla sohbet edebilirsiniz. Ancak yorulduğunuzda mutlaka dinlenin.

Yemeklerden sonra 2-3 saat boyunca dinlenin, hrhangi bir aktivite yapmayın. Ayaklarınızı kalp hizasını aşmayacak şekilde yüksekte tutarak oturun, bacak bacak üstüne atmayın, bağdaş kurmayın. Varis çoraplarını giymeyi unutmayın.

İyileşmenizin hızlı olması için bu dönemde ağır yiyeceklerden kaçınma dışında diyet yapmayın (Şeker hastaları hariç), az ve sık aralıklarla yemek yiyiniz.

Evinizde banyo yaptıktan sonra ameliyat bölgesini temiz ve kuru tutunuz. Sabun ve suyu hafif bir şekilde uygulayın, kabuklar düşüp cilt iyileşine kadar ameliyat yarası yıkanırken ovulmamalıdır.Herhangi bir ilaç veya krem sürmeyin. Ameliyat yerinde karıncalanma, sertlik ve uyuşukluk olabilir. Bunlar zamanla düzelecektir. Ameliyat yerinde açılma, kızarıklık, sıcaklık, şişme veya akıntı olursa doktorunuza haber verin.

Yine bu dönemde, ateş, nefes darlığı, çarpıntı, hızlı ve düzensiz nabız, ayaklarda şişme, fazla kilo artışı, ani görme, konuşma bozuklukları, kolarda ve ayaklarda güç kaybı, baş dönmesi veya sersemlik, bayılma, idrarınızda kırmızılık, diş fırçalarken diş etlerinizden kanama olmasıgibi bir durumla karşılaşırsanız randevunuzu beklemeden doktorunuzla görüşünüz.

Evinizde ateşiniz ve tansiyonunuzu hergün ölçtürünüz. Şeker hastaları kan şekerlerini de ölçmelidirler.

Sigaranın akciğer ve diğer birçok organa olduğu gibi kalp ve damar sistemine de kötü etkileri olduğu kesindir. Ameliyat sonrası dönemde kesinlikle sigara içmeyin, bırakmak için yardım alın, bırakma metotları hakkında bilgilenin.

Alkol alışkanlığı olan hastaların ameliyat sonrasında alkolü bırakmaları en doğru davranıştır.

İlk 4-6 hafta süreyle cinsel ilişkinin kısıtlı olmasına özen gösterin. Eşinizle duygu ve düşünceleriniz açıkça konuşun. Gerilim ve kullandığınız bazı ilaçlar cinsel performansınızı etkileyebilir.Eğer iki kat merdiveni yorulmadan ve nefes darlığı olmadan çıkabiliyorsanız, doktorunuz da kısıtlamamışsa cinsel ilişkiye başlayabilirsiniz. Kendinizi daha iyi hissetmek için sabah kalkın, traş olun, kıyafetlerinizi giyin.

Günlük işlerinizi programlayın.Program rahat ve zorlanmadan uygulayacağınız şekilde olsun, kimseyle yarışmıyorsunuz. Kısa süreli sık sık dinlenin.Dinlenmek için uyumak şart değildir. Müzik dinleyi, gevşeyin, sevdiklerinizle hoşlandığınız konularda sohbet edin. Alışverişe, arkadaşlarınızı ziyarete gidin. Bol su içiniz.

Hanımlar, 6-8 hafta dolmadan ev işleri veya çocuk bakımı gibi konularda tam sorumluluk almamalı. hafif tempolu işlerde çalışanlar 6. haftadan sonra 4 saati geçmemek üzere çalışabilirler. Ağır işlerde çalışanlar ilerine dönmek için 3 ay geçmesini beklemelidirler. İşe başladığınızda zorlanırsanız yardım alınız.

Yaşamdan kopmayın. 6-8 hafta sonra aracınızı güvenle idare edeceğinize inanıyorsanız araba kullanmaya başlayabilirsiniz.

Taburcu olurken reçetelenen ilaçlarınızı düzenli, zamanında alınız. Eski ilaçlarınızla bunları karıştırmayın. İlaçları doktorunuz kesmeden bırakmayın, değiştirmeyin. Bitmeden yenilerini temin edin. İlaçlardan birini almayı unuttuysanız bir sonrakinde ikisini beraber almayınız.Anormal durumları doktorunuza bildiriniz.

Taburcu olurken size verilen randevuya istenen tetkikleri yaptırarak geliniz. Doktorunuza gelirken epikriz belgenizi, ilaç reçetenizi ve önceden yaptırdığınız tetkikleri sakladığınız dosyaları da getiriniz. Doktora gelirken çıkarılması kolay kıyafetler giyin.Sağlığınızla ilgili dökümanları saklayın.

İlk kontrolünüzden sonra kardiyolog doktorunuz tarafınızdan kontrolleriniz yapılacak, diyet programlarınız düzenlenecek ve sağlığınızı uzun süre koruyacak önlemler konusunda size yardımcı olacaktır.

Hastanemiz size 24 saat hizmet verecek şekilde yapılandırılmıştır.

kolestrol damarlarınızı tıkıyor

Kolesterol-diyet ilişkisi söz konusu olduğunda sadece hastaların değil doktorlarda bile ciddi bilgi eksikliği var. Çoğu doktor kolesterolü yüksek bir hasta gördüğünde reçeteye hemen bir kolesterol ilacı yazar. Oysa biraz vakit ayırıp hastalarla 5-10 dakika konuşup onları beslenme ve aktivite konusunda azıcık bilgilendirseler sorun çözülecek. Bu yaklaşımın faydası yalnızca kolesterol sorununu çözmekle sınırlı değil: Bunlar genel olarak sağlığı iyileştirici beslenme ve aktivite önerilerini içerdiğinden genel sağlığı da iyileştiriyor.

Bir kere şu noktayı aklımızdan çıkarmamamız lazım: Kanımızda dolaşan LDL kolesterolün miktarı fazlaysa kalp krizi olasılığı yükselir. Bu şanssız durum eğer kilo sorunu kan şekeri yüksekliği iyi kolesterol azlığı trigliserid fazlalığı ürik asit yüksekliği gibi diğer bazı parametrelerle de birlikteyse tehlike daha da büyür. Kolesterolünüzü azaltmak için iyi planlanmış bir yaşam tarzı değişikliği programını ısrarla uygulayabilirseniz bu değişim sizin yalnız kolesterolünüzü düşürmekle kalmaz trigliseridinizi kan şekerinizi hatta ürik asit ve tansiyonunuzu bile dengeler. Yetmedi! Böyle bir değişim iyi kolesterol HDL’nizi de arttırır. Kısacası yola kolesterol seviyesini azaltmak amacıyla çıkarsınız ama uyguladığınız çözümler size ‘daha iyi bir hayat daha sağlıklı bir ömür’ şeklinde geri döner.

ÖNLEM 1 : PEYNİRİN YARIM YAĞLISI

Bana göre kolesterolü düşürmeyi düşünen herkesin doymuş yağlar hakkında bilgi edinmesi lazım. Kolesterolü dengelemede doymuş yağları azaltmak kolesterolden zengin besinleri sınırlamaktan daha etkili bir yol. Doymuş yağlar eğer çok fazla tüketilirse kolesterolü arttıran önemli bir neden haline gelebiliyor. Bunlar genelde zaten ‘kötü yağlar’dır ve sağlıksızdır. Doymuş yağların yirmiden fazla çeşidi var. Bunların hepsi aynı derecede zararlı değil. LDL kolesterol düzeyini yükselten doymuş yağlar en çok tereyağında tam yağlı sütte ve diğer tam yağlı süt ürünlerinde (peynir yoğurt ayran dondurma) bulunuyor. Sığır etinde de özellikle yağlı kısımlarında bol miktarda doymuş yağ var. İç yağı kuyruk yağı ve diğer hayvansal yağları da bu kategoriye dâhil etmemiz lazım. Bazı bitkisel yağlar da doymuş yağlardan zengin. Örneğin Hindistan cevizi yağı palmiye yağı bu tür yağlar. Aslında zeytinyağında bile doymuş yağ var ama yapısı daha çok tekli doymamış yağlardan zengin olduğu için sağlıklı yağlar grubunda yer alıyor. Bununla birlikte zeytinyağını bile gereğinden fazla tüketmemek lazım.
Bana sorarsanız kolesterolle mücadele programına doymuş yağ tüketimini azaltarak başlamalı. Yaşı 20’yi geçenlerin süt ve süt ürünlerini zaten tam yağlı yememesi gerekli. Kolesterol problemi olanların ise bu konuda çok daha da dikkatli davranması şart. Biz tam yağlı yoğurdu bol yağlı köpürmüş ayranı ve yağlı peynirleri çok seven bir milletiz. Eğer kolesterol sorununuz varsa işe yumurtayı yasaklamaktan başlamak yerine bu yanlışlarımızı düzeltmekle başlamalı sütü ve süt ürünlerini yarım yağlı yemeye alışmalı tereyağını da sınırlamalıyız. Bol yağlı etleri azaltmalı iç yağı veya kuyruk yağını mutfağa sokmamalıyız. Tabiî ki kolesterol sorunumuz varsa!

ÖNLEM 2 : BAZI YİYECEKLERİ AZALTIN

Kolesterolü dengeleyici diyet planına tabiî ki kolesterolden zengin yiyecekleri azaltmayı da dâhil etmek önemli bir nokta. Son yıllarda basında sık sık okuduğunuz ‘yumurta aklandı’ haberleri doğru ama eksik bilgiler içeriyor. Kolesterolünüz yüksekse özellikle kalp damar hastalığı varsa (örneğin bypass ameliyatı uygulanmış veya stent takılmış biriyseniz) yumurtaya yüklenmek hele hele ‘her gün bir yumurta yemek’ pek doğru değil. Bu yanlış sizi ya kardiyologa stent takmaya ya da kardiyovasküler cerraha bypass olmaya götürür! Yani her gün bir yumurta yiyerek kalp krizi geçirmiş ya da damar sertliği kanıtlanmış birinin damarlarını sağlıklı tutması oldukça zordur bu yanlışı yapmayın. Kolesterol sorununuz yoksa her gün bir yumurta yiyin. Kolesterolünüz var ama damarlarınız sağlıklı ise haftada 1-2 ile yetinin. Bypass yapılmış stent takılmış biriyseniz kalp doktorunuzu dinleyin…
Burada önemli bir nokta da şu: Her konuda olduğu gibi diyet konusu söz konusu olduğunda özellikle kolesterol diyetleri konuşulduğunda o meşhur kural kesinlikle geçerlidir: Herkes farklıdır! Arkadaşınızın kolesterolünü yüzde 10 oranında düşüren bir diyet sizde yüzde 20 oranında bir düşmeye yol açabileceği gibi tümüyle başarısız da kalabilir. Doğru yolda olduğunuzu anlamak için diyetin ikinci veya üçüncü ayında lipit profilinizi gözden geçirmeli LDL kolesterolünüzde arzu edilen bir düşmenin olup olmadığını öğrenmelisiniz.

ÖNLEM 3 : DOĞRU BESLENİN

Kolesterolü yüksek hastalarda sadece kolesterolü yüksek yiyecekleri kısıtlamak ve doymuş yağları sınırlamak da yetmez. Bu programa mutlaka düşük glisemik yüklü bir beslenme planını da dâhil etmekte fayda var. Glisemik yükü yüksek olan beyaz pirinci patatesi beyaz ekmeği şekerli içecekleri (meşrubatlar) alkolü şekeri kraker cips bisküvi grissini ve benzerlerini balı pekmezi de listeden çıkarmak bulguru mercimeği fasulyesi meyvesi sebzesi yulaf ezmesi kepeği bol bir beslenme planı yapmak da önemlidir.

Daha sık balık yemek yağ tercihinizi zeytinyağından yana kullanmak trans yağ zengini yiyeceklerden uzak durmak ve doğal kolesterol dengeleyicilerden faydalanmak da çok önemli noktalardır.

Günde 200 miligramı geçmeyin

Günlük toplam kolesterol tüketiminizi 200 mg’la sınırlamanızı öneriyoruz. Özellikle LDL kolesterolünüz yüksekse kolesterol miktarı düşük olan besinleri seçmelisiniz.

Porsiyon miktarı Kolesterol
(mg)
Beyin 3 köfte kadar 1.750
Karaciğer 3 köfte kadar 410
Kalamar (kızartılmış) 3 köfte kadar 260
Yumurta sarısı 1 adet 220
Haşlanmış yumurta 1 adet 210
Dana eti 3 köfte kadar 120
Piliç eti 3 köfte kadar 100
Kuzu eti 3 köfte kadar 85
Tavuk ve hindi eti 3-4 köfte kadar 80
Tam yağlı süt 1 su bardağı 73
Yağlı balık 3 köfte kadar 71
Kaşarpeyniri 1 kibrit kutusu 31
Tam yağlı yoğurt 1 su bardağı 30
Beyazpeynir 1 kibrit kutusu 25
Suşi 3 köfte kadar 23
Yarım yağlı süt ve yoğurt 1 su bardağı 20

Kolesterol-savar besinler

Reçeteli ilaçları kullanmadan tamamen doğal besinler ve bitkilerden yararlanarak kolesterolünüzü azaltabilir misiniz? Bence denemeye değer! İşte en çok bilinen denenen ve güvenilen “kolesterol savar” besinler:
Yulaf kepeği (posa)
Ceviz fındık badem (omega -3)
Elma (kuvarsetin ve pektin)
Sarımsak (allicin) soğan (kuvarsetin)
Balıklar (omega -3)
Keten tohumu (omega 3 ve PSSA)
Greyfurt (pektin)
Kurufasulye ve diğer bakliyat (quargum ve posa)
Zeytinyağı (tekli doymamış yağ asitleri)
Yeşil ve siyah çay (kateşinler)

3 Kasım 2010 Çarşamba

açık kalp ameliyatı videosu

gizli tehlike yüksek tansiyon

Genellikle şikayete neden olmaması dolayısı ile hem gizli kalır, hem de önem verilmez.
Pek çoğumuz raslantı sonu tansiyonumuzu ölçtürür ve yüksek olduğunu öğrenip şaşırırız.

“Sırt ağrılarım dolayısı ile doktora başvurduğum zaman, romatizmamın olduğu söylendi ve bazı ilaçlar önerildi. Bu arada hiç beklemediğim bir şeyi öğrendim, tansiyonumun çok yükseldiğini”
(Hasta, E.A., 55 yaşında, kadın).

Sonunda hasta uygun bir tedavi ile sırt ağrılarından tamamen kurtuldu, fakat bununla hiç ilgili olmayan tansiyon
yüksekliği için ömür boyu tedavi olması gerektiğini de öğrendi.

Daha şanslı olan hastalarda, tansiyon yüksekliği bir takım önemsiz belirtilerle ortaya çıkarak vakit geçmeden doktora müracaatı gerektirir.

“Eşimin uzun zamandır başı ağrıyordu. Muayenede tansiyonu yüksek bulundu. Uygun bir tedavi ile hem tansiyonu normale döndü, hem de bunun yaptığı baş ağrılarından kurtuldu. Bir kaç yıl sonra benim de başım ağrımaya başladı.Eşimin önerisi ve ısrarı ile gittiğim doktor bende de orta derecede yüksek tansiyon tespit etti; başka hiç bir bozukluk bulunmadığı için, erken geldiğimi, tansiyonumun yeni başladığını bildirdi.”
(Hasta, K.V.61 yaşında, erkek).

Çoğumuzun tansiyon yüksekliği yukardaki hastalar gibi tesadüfen, normal bir kontrol sırasında, hatta merak dolayısı ile yapılan ölçümlerde ortaya çıkar. Kan basıncı yüksekliği karşılığı olarak kullanılan “Tansiyon yüksekliği” ya da “Hipertansiyon” pek az sıkıntı verir, çoğu zaman da kalp, beyin ve böbrekleri bozmadıysa hiç bir sıkıntıya neden olmaz.

Ağrısı, ateşi olmayan, kendisini tamamen sağlıklı hisseden, sağlık ve enerjisinden gurur duyan bir kimsenin, hasta gibi her gün devamlı ve belki de ömür boyu ilaç kullanması kolay değildir. Hele bu ilaçların bir kısmının yan etkilerini duyan kişilerin ilaçtan kaçmaları çok doğaldır. Yine de tansiyon yüksekliğinin tanı, tedavi ve devamlı kontrolu için gerekli bilgiler verildiği zaman, hastaları devamlı ilaç almaya inandırmak mümkündür.

Unutulmamalıdır ki, tansiyon yüksekliği için alınan önlemler yaşam boyu devam edecektir.

Normal Kan Basıncı ve Yüksek Kan Basıncı


Gerçekten nedir bunlar? Ne zaman çok yüksek denir?
Kan basıncı yüksekliği denen tansiyon yüksekliğinin sonunda ne olmaktadır?
Akibeti ne olabilir?

Vücudumuzdaki organları oluşturan dokular kalp ve damar sistemi yolu ile düzenli bir şekilde oksijen ve besin maddeleri alarak görevlerini yerine getirir. Bu işlemin sürekliliği için kalp düzenli bir ritmde çalışır. Kendisine kulakçıklardan gelen kanı karıncıklar yolu ile büyük ve küçük dolaşıma pompalar. Bu pompalama boyun ve el bilek damarlarında nabız atması şeklinde hissedilir ve elimize vurur. Sol karıncıktan atılan temiz kan yüksek basınçla bütün vücuda dağılır, işte bizim “tansiyon” diye ölçtüğümüz damar içindeki bu kanın basıncıdır. Büyük dolaşım sistemi ile dokuların gereksinimini karşılamak için dağıtılan bu kan kullandıktan sonra tekrar temizlenmek üzere, küçük dolaşım yardımı ile akciğerden geçirilir.

Kan basıncı ölçümünde iki sayı vardır. Yüksek olan sayı “sistolik” basınç ya da büyük tansiyon adı ile anılır. Bu
basınç kalbin içindeki kanın damarlara pompalandığı anda oluşur. Bu pompalama nabız sayısı gibi dakikada 70-100 civarındadır.İki pompalama arasında kalp adalesi içine kanı doldurmak için gevşer ve bu sırada damardaki basınç düşer, buna “diyastolik basınç” ya da küçük tansiyon denir.

Kan basıncını ölçmek için içine hava pompalanan bir lastik kolluk dirseğin üst tarafından kola sarılır. Bu kolluk hava pompalanınca, temiz kan damarlarını (arter) o kadar sıkıştırır ki içindeki kan akımı durur, ayrıca bilekteki nabız kaybolur. Sonra lastik kolluk içindeki hava yavaş yavaş bırakılır. Kolluk içindeki hava basıncı kalbin kanı pompalarken oluşturduğu basınca inip eşitlenince, kanın çarpması ile bu damarda bir ses meydana gelir.

Her kalp atımında oluşan bu ses sistolik kan basınç değerini verir. Tansiyon ölçülen kolun bilek damarını kontrol edersek kulaklıkla dinlenen bu sesin oluştuğu basınç seviyesinde, nabız atımının başladığını hissederiz. Kolluk içindeki hava boşaltılmaya devam edilince, basınç azalarak, kulaklıkla duyulan sesin bir noktada artık duyulmadığı görülür. Burada basınç damardan kanın serbestçe akabildiği seviyededir. Buna diyastolik basınç denir.

Diyastolik basınç bilek damarlarından bulunmaz. Tansiyon seviyeleri, ortasında ibresi bulunan göstergelerle, civa sütununun yüksekliği ile ya da elektronik aletlerin sayısal göstergeleri ile okunur. Okunan değerler milimetre civa sütunu olarak açıklanmakla birlikte, 13-15 gibi sayılarla da ifade edilir (Örneğin 170 mmHg yerine 17 denebilir).


Bunları hiçbir zaman unutmamak gerekir:

  • Tansiyon seviyeleri duvara çakılan bir çivi gibi sabit değildir. Günün saatlerine ve kişilerin durumuna göre, devamlı olarak az-çok değişiklikler gösterir. İş dönüşü en yüksek, gece sabaha karşı en düşük seviyede bulunur.
  • Polikliniklerde heyecan ve sıkıntı dolayısı ile ölçülen yüksek seviyeler, aynı kişinin evinde ölçülse daha düşük bulunabilir. Bu yüzden birkaç saat içinde görülen önemli derecedeki tansiyon farklarını hemen ölçenin dikkatsizliğine ya da cihazın bozukluğuna bağlamak yanlıştır.
  • Normal tansiyon seviyeleri yaş ilerledikçe artar. Yaşlı insanlarda kan basıncı yükselme eğilimi gösterir. Buna karşılık kan basıncı ne kadar yüksekse ömür o kadar kısadır. Sağlığı bozan kan basıncı sınırı belirlenmiştir. Bu sınır normal tansiyonla yüksek tansiyonu birbirinden ayırır. Sistolik basınç 140, diyastolik basınç 90’ın altında ise normal kan basıncından bahsedilir.
  • Eğer bir haftada üç defa ölçülen tansiyonun en az ikisi 160/95’in üzerinde bulunursa tansiyon yüksekliği (hipertansiyon) teşhisi konulabilir. Bu ölçümlerde sık sık sistolik 130-139 arası ve diyastolik de 85-89 arası bulunuyorsa buna “sınır tansiyon yüksekliği” denir. Bu kişilerin tansiyonlarını kontrol ettirmeleri gerekir. 5 milimetre cıva (mmHg) lık yükselmeler bile hayatın akışına ve ömrün uzunluğuna etkisi olduğu için ihmal edilmemelidir.
  • Tansiyon yüksekliği ile sinirlilik birbirine paralel olmadığı gibi pek çok sakin ve rahat görünüşlü insanda yüksek tansiyona rastlanabilir. Tansiyon yüksekliğinin yaşlılara has bir hastalık olduğunu düşünmek yanlıştır. 3-5 yaşındaki çocuklarda bile bazı nedenler tansiyon yüksekliği yapar. Tansiyonun kendisi genellikle bir şikayet oluşturmadığı için hastalık tanısı olamaz. Bununla birlikte, bir süre sonra çeşitli organlarımızda meydana getirdiği bozukluklar ciddi hastalıklara neden olur.

    “Dikiş dikerken birden bire sol gözüm bulandı ve görmez oldu. Doktoruma gittiğim zaman çok yüksek tansiyona bağlı göz içi kanaması olduğunu öğrendim. Halbuki o güne kadar kendimi çok sıhhatli zannediyordum,”
    (Hasta N.L. 56yaşında, kadın).

    Tansiyon yüksekliğinin hedef seçtiği belli başlı üç organ vardır: Kalp, Beyin ve Böbrekler. Hastalarda er geç bu organların damarlarında hasar meydana gelir.

    “Babam hipertansiyonu dolayısı ile 30 yıldır tedavi altında, halen 81 yaşında, benim tansiyonum da şimdi kontrol altına alındığı için, artık korkmuyorum,”
    (Hasta A.R. 55 yaşında, erkek).

    Hastalar tedaviye devam ettikleri sürece sağlıklı yaşarlar. Yüksek tansiyon damar sistemindeki direnci arttırarak kalbin pompalamasını engeller. Kalp daha çok ve güç çalışır. Sonunda büyüme başlar ve adelesi kalınlaşır. Tansiyon yüksekliği tedavi edilmez ise neticede kalp kanı boşaltamaz ve kalp yetmezliği ortaya çıkar.

    Vücutta bulunan tüm damarlarla birlikte kalp damarları, koronerler de sertleşerek, daralır, tıkanır ve kalp krizleri meydana gelir. Beyin damarlarındaki sertlik felçlere neden olurken, böbrek yetmezliği üremi ile sonuçlanır.

    Bunlar tansiyon yüksekliğinin en önemli sonuçlarıdır. Gelişmiş ülkelerde hastalık ve ölümlerde birinci sırada bulunurlar.

    Kan basıncının neden yükseldiği genellikle bilinmez. Bununla birlikte tansiyonlu hastanın nasıl davranması gerektiği ve tansiyon yüksekliğinin nasıl tedavi edileceği bilinmektedir.


    Kan basıncı yüksekliği çok yaygındır. Almanya’da 40 yaşın üzerinde olanların % 20’sinde hafif ya da ağır tansiyon yüksekliği vardır.Amerikalıların en az yarısında hayatlarının bir döneminde mutlaka tansiyon yüksekliği gelişir.

    Bu kadar yaygın bir hastalık olduğu için sorunun aydınlatılmasına yönelik geniş kapsamlı çalışmalar devam etmektedir. Vücudumuzda kan basıncı ve dağılımını düzenleyen mekanizmalar çok karmaşık ve içiçe girmiş durumdadır. Bu denge bir ya da birkaç yerinden bozulduğu zaman tansiyon yükselir.

    Yüksek kan basınçlı hastaların çoğunda bu bozukluğu açıklayabilecek bir hastalık yoktur. Bu duruma esansiyel (primer) hipertansiyon denir. Bazı ailelerin fertlerinde diğerlerine göre daha fazla saptanabilir. Tansiyon oluşmasındaki diğer önemli etkenler ise basınç yüksekliğini kolaylaştıran ya da devam ettiren dış faktörlerdir.

    Bu faktörlerin çoğunun bizim hayat tarzımızla ilgisi vardır. Hareketsizlik, şişmanlık ve stres tansiyon yüksekliğinin oluşmasını kolaylaştırır ve ayrıca damar sertliğini doğrudan arttırır.

    Hergün farkına varmadan kalp-damar sistemini uyaran pek çok olay yaşarız. Boşu boşuna sinirleniriz. İşlerimizde karşılaştığımız öfke ve üzüntüleri düşünürsek, bunların çoğunluğunun dış etkenlerle olduğunu hatırlarız. Bu durumlarda masaya bir yumruk atmak ya da bağırıp-çağırmak daha sıhhatli bir tepki olabilir, fakat herkes böyle tepki gösteremez.

    Yine de normal işlerimizi yürütmemiz için dış uyaranlar ve iç etkenler gereklidir.

    Buna karşılık çoğunluğumuz, gerektiğinden ya da katlanabileceğimizden fazla uyarı alırız, işte buna “stres” denir. Bunların içinde en kötüsü insanı devamlı dürten, içini kemiren etkenlerdir. Bu insanın dayanabileceğinden çok fazlasını götürür. Zaman baskısı, huzursuzluk ve umutsuzluk sonuç olarak ortaya çıkar. Muhtemelen her iki hastadan biri yukarıda tarif edilen psikolojik tablodadır.

    Tansiyon yüksekliğini kolaylaştıran başka faktörler de vardır. Tuz kullanımı bunların başında gelmektedir. Acı, ekşi, limon ve baharatın tansiyona hiçbir etkisi yoktur. Bunları izleyen diğer bir önemli etken şişmanlıktır. Şişman kişilerde kalp daha çok çalışmak zorundadır.

    Yukarıdaki etkenlerin hepsi hem tansiyon yükselmesine neden olur, hem de kan basıncını yükselten uyaranlara daha fazla cevap verilir.

    Ekseri vakalarda yaşam şeklinin değiştirilmesi kan basıncının normale dönmesi için yeterlidir.Özellikle tansiyonu hafif yüksek vakalarda çok başarılı olunabilir.

    İlaç ihtiyacının azaltılması ve hipertansiyonun istenmeyen sonuçlarından korunmak için önlemlere dikkat etmelidir. Bu konuda düzenli bir spor yapmak önerilir. Antrenman ile birkaç ayda pek çok tansiyonlu hasta düzelebilir.

    • Koşu, ip atlama, bisiklete binme, bahçe çalışmaları tavsiye edilebilir. Haftanın en az üç günü 15 dakikadan az olmamak kaydı ile yapılan egzersizler çok faydalıdır. Bu süre içinde nabız sayısı 150 civarında kalacak şiddette egzersiz uygulanmalıdır.
    • Yürüme bir spor değildir. Ancak 70 yaşı aşan kimselere, hızlı olmak koşulu ile önerilebilir.
    • Sigara tansiyon yüksekliğinin doğrudan damar sertliği üzerine olan etkisini hızlandırır. Mutlaka terk edilmelidir. Bugüne kadar azaltarak sigarayı bırakana pek rastlanmadığı için, uygun bir zamanda bir daha içmemek üzere terk etmelidir. Sigara bıraktığı için hasta olan hiç kimse görülmemiştir.
    • İçkiyi mümkün olduğu kadar az için.
    • Tuzlu gıdalardan ve sofrada tuzluk kullanmaktan kaçının.
    • Baharatlı ve ekşilerden hoşlanıyorsanız, çekinmeyin, birçok gıda da tuz ihtiyacınızı giderir.
    • Kilonuz fazla ise ayda 2-4 kilo zayıflayın.
    Az iş planlayın, yerine getirebileceğiniz günlük bir plan yapın. Bütün istekleriniz aynı derecede önemli değildir

    Eğer kan basıncı tüm tedbirlere rağmen hala yüksekse, ilaç almak gerekir

    Önceden kesinlikle karar verilmesi gereken bir konu vardır: “Tansiyon ilaçları genellikle ömür boyu kullanılır”. Doktor önermeden miktarı değiştirilmez, terk edilemez ve başka ilaca geçilmez. Hiçbir tansiyonlu diğerine benzemeyeceği için “Ayşe hanıma” çok iyi gelen “Fatma hanımı” daha da hasta edebilir. En iyisi tansiyonla iyi geçinmeli ve ilaç ile arkadaş olmalıdır.

    Hergün ilaç almak gerçekten zor bir iştir.Özellikle unutkanlık, sonraları da bıkkınlık, düzenli ilaç alınmasını önlemektedir. Bazı hastalar ise tansiyonlarının yükseldiğini hissedebildiklerini zannederek yalnızca o zaman ilaç alırlar. Bu son derece hatalı bir tutumdur.

    Tedavide başarılı olmak için en önemli etken ilacın önerilen dozda ve zamanında alınmasıdır. şayet ilaca bağlı yan etkiler ortaya çıkarsa ya da ilaç sizi rahatsız ediyorsa, doktorunuza bunları hemen bildirin. Tansiyon tedavisinde uygun ilacın uygun miktarının bulunması için, birkaç defa ilaç değişikliği yapılabilir. Bu da en az iki aylık bir zaman alır.

    Tedavinin başarılı olduğunu nasıl anlayacaksınız ?

    • “İlaca başladıktan bir müddet sonra çabuk yorulmaya başladım. Daha sonra verilen ilaç ise ağız kuruması ve garip rüyalar meydana getirdi. Bir ay sonra doktorum başka bir ilaç önerdi. Şimdi tansiyonum normal ve bir şikayetim yok,” (Hasta N.R., 42 yaşında, erkek).
    • Hızla normale getirilen yüksek tansiyonlar bazen şikayete neden olabilir. Bu yüzden tansiyonun yavaş normal seviyelere indirilmesi daha doğrudur. Aradan birkaç gün geçmeden ilaç miktarını arttırmak doğru değildir.
    • Tansiyon ilacını aldığı sürece yüksek tansiyonlunun kendisini hasta hissetmesi için bir neden yoktur. Eğer önerilen tedbirlere uyup,verilen ilacı alıyorsanız ve tansiyonunuz normale geldi ise, normal hayat akışınız devam edecek demektir.
    • Tansiyon yüksekliği genellikle rahatsızlık vermediği için ilaçlarınızdan şikayetleriniz olmasa bile, tedavinizin durumunu doktorunuza düzenli aralıklarla danışın. Doktorunuz, evde kendi tansiyonunuzu nasıl ölçeceğinizi öğretebilir. Yardımcı sağlık personeli size ölçme konusunda yardımcı olabilir. Tüm ölçüm sonuçlarını bu kitabın arkasındaki kısma yazın.Mümkünse aynı saatte ölçüm yapın.
    • Kan basıncının gün boyu oynamalar gösterdiğini unutmayın. Kan basıncı tedavi sırasında da beklenmeyen oynamalar gösterir, bunu izleyip doktorunuza bildirin. Ölçümlerinizi doktorunuzunki ile karşılaştırın. Sizin evdeki ölçmeniz, daha sakin olacağı için 5 mm daha düşük çıkacaktır.

    Kendi kan basıncınızı ve ilacınızı diğer hastalarla karşılaştırmayın. Doktorunuz tansiyonunuzu ölçtükten sonra mutlaka aldığınız ilaç ve miktarlarını gerçek olarak söyleyin. Mümkünse doktorunuza kullanmakta olduğunuz tüm ilaç ve son tahlil raporları ile birlikte başvurun.

siyami ersek - teşekkür mesajı

Kalp ameliyatımı gerçekleştiren başta sayın Murat Demirtaş ve ekibi olmak üzere ,bütün Siyami Ersek Kalp ve Damar Hastanesi personeline teşekkür ediyorum.


http://www.siyamiersek.gov.tr/cvs/bashekimlik/muratdemirtas.htm

açık kalp ameliyatı sonrası nelere dikkat etmeliyiz

Kalp ameliyatından sonra yapılması ve yapılmaması gerekenler

Eve dönüş yolculuğu:

Açık kalp ameliyatınızdan sonra genellikle 5-7 gün içinde tekrar evinize dönecek kadar iyileşmiş olursunuz. Doktorunuz sizin durumunuzu değerlendirerek çıkış için uygun zamanı size bildirir. Eve dönüşte genellikle her ulaşım aracı ile seyahat edebilecek durumda olursunuz, farklı bir gereksinim varsa doktorunuz bunu size iletecektir.
Yolculuk öncesinde ağrı kesici almanız uygun olur. Araç kullanmanız 6 hafta süreyle sakıncalı olduğu için yolcu olarak seyahat edeceksiniz. Yolculuk sırasında rahat pozisyon alın ve rahat giysiler giyin. Şehirler arası yolculuk söz konusu ise molalarda inip hareket edin veya özel araçla seyahat ediyorsanız her iki saatte bir mola verin. Uçakla yolculuk yapacaksanız, uçuşunuza izin veren bir raporu doktorunuzdan talep edin.
Yolculuk sonrası bir süre dinlenmeniz uygun olacaktır.








İyileşme dönemi hakkında genel bilgiler:
Ameliyat sonrsası dönemde ortalama 6 hafta süren bir iyileşme döneminiz vardır. Bu süre hastanın genel sağlık durumuna, hastalığın ve ameliyatın cinsine, yaşa v.b. göre değişim gösterebilir. İyileşme döneminiz içinde bazen kendinizi kötü, yorgun, iyileşmenizde gerileme varmış gibi hissedebilirsiniz. Bu normal iyileşme sürecinde olabilen geçici bir durumdur. Eğer uzun sürerse doktorunuzla konuşmanız gerekebilir.
İyileşme döneminiz içinde unutkanlık, uykusuzluk, iştahsızlık, duygularınızı ifade etmede değişimler olabilir. Bu tür değişimler özellikler yaşlı hastalarımızda daha sıktır. İyileşme dönemi sonunda bu yakınmalar düzelir.
Eve çıktığınızda günlük normal kişisel ihtiyaçlarınızı kendiniz karşılayabilirsiniz. Evde gün içinde yatakta kalmayın. Gerektiğinde bir süre yatıp dinlenebilirsiniz. En az üç hafta süreyle yatarken sırt üstü yatmanız gerekir. Aynı süre içinde ağırlık kaldırmanız, tek kolunuza vucut ağırlığınızı vermeniz doğru değildir.
Günlük aktiviteleriniz ve yürüyüşleriniz sırasında kendinizi zorlamayınız. Efor kapasiteniz yavaş yavaş artacaktır. Yaptığınız işlerde ne kendinize, ne de bir başkasına bir şeyler ispatlamak gibi bir davranışa girmeyin.
Ameliyat sonrası erken dönemde kan değerleriniz bir miktar düşüktür. Bizler bu dönemde böyle olmasını tercih ederiz. Böylece ameliyatla ilgili bölgelerde pıhtı oluşması ve buna bağlı karışımlar olma olasılığı en aza iner. İyileşme dönemi ilerledikçe kan değerleriniz normale döner sizde eski gücünüze kavuşursunuz.
İyileşme döneminde dikkat gerektiren bir diğer konu, hasta ziyareti alışkanlıklarımızdır. Açık kalp ameliyatı sonrasında vucudun savunma mekanizmaları bir miktar baskılanır. Siz bu dönemde kendinizi enfeksiyon kaynaklarına karşı korumalısınız. Yoğun bakımdan çıktığınız ilk iki gün birinci dereceden akrabalarınız dışında ziyaretçi kabul etmeyiniz. İlerleyen günlerde ziyaretleri mümkün olduğunca az ve kısa süreli kabul ediniz. Kalabalıktan kaçınınız. Nezle & grip gibi hastalığı olanların ziyaretine izin vermeyiniz. Ziyaretlerde yakın temastan kaçınınız.

Ameliyat yaralarınız:
Açık kalp ameliyatınız sonrasında ameliyatınızın cinsine göre göğüs bölgenizde ve bazen ek olarak bacağınızda kesiler bulunur. Bu kesiler ve çevresinde ağrı ve his kusuru olabilir. Hafif şişlik ve morarmalar görebilirsiniz. Ameliyata bağlı ağrılar ilk 2-2,5 aylık dönemde devam edebilir. Ancak giderek daha hafif ve daha seyrek hal alırlar. Kesilerin çevresinde olan uyuşma, karıncalanma, batma veya hissizlik tarzı yakınmalar kesiye ve damarların çıkarılmasına bağlı olarak gellişir. Bu yakınmaların sağlığınıza bir zararı yoktur, ancak 6-8 ay gibi uzun bir sürede azalıp kaybolurlar.
Kesilerinizin vucudun hareketli bölgelerine gelen kısımlarında (göğüs kesisinin alt 1/3'ü, bacak kesisinin diz bölgesi) iyileşme biraz daha geç olur ve bu bölgelerde iyileşme sonrasında kabarık iz kalabilir.

Ameliyat yaranız cilt ve cilt altı dokusu dışında göğüs kemiğini de kapsar. Standart açık kalp ameliyatında göğüs kemiği boyuna, ortadan ikiye kesilir. Ameliyat bitiminde tel dikişlerle kapatılır. Kemikteki yara normal bir kemik kırığı gibi iyileşir. 4-6 hafta sürecek olan bu iyileşme döneminde yan yatmamalı, ağırlık kaldırmamalı, vucut ağırlığınızı tek kolunuz üzerine vermemeli ve araç kullanmamalısınız.
Hareketle, derin nefes alma ve öksürükle göğüs kemiğinde oynama yada ses gelme gibi bir sorununuz olursa, kesilerinizde şişlik ve kızarıklık, akıntı gibi bulgular olursa doktorunuzla görüşünüz.


Ne zaman banyo yapabilirsiniz ?
Kesileriniz iyileşince banyo yapmanızda bir sakınca yoktur. Ameliyat tarihinizden itibaren 10-14 gün sonra genellikle banyo yapabilir duruma gelirsiniz. Oturarak, duş tarzında, vucut ısındaki su ile ve birinin refakatinde ilk banyonuzu yapınız.

Dikişleriniz:
Ameliyat yerine ait dikişleriniz genellikle cilt altı tipi olup vucut tarafından emilebilen yapıdadır. Göğüs tüpü yerlerine ait olanlar ise size önerilen süre (genellikle çıkıştan itibaren 7-10 sonra) sonunda alınması gereken dikişlerdir. Dikişlerinizi ya ameliyatınızın yapıldığı yerde ya da bulunduğunuz yerde size yakın herhangi bir sağlık kurumunda aldırabilirsiniz.

Fiziksel aktiviteleriniz:
İyileşme döneminizde yapacağınız fiziksel aktiviteler bu dönemi daha kısa ve sorunsuz geçirmenizde yardımcı olacaktır.İyileşma dönemi hakkında genel bilgiler başlığında önerilenler çerçevesinde davranın. Nefes darlığı, göğüs ağrısı veya bitkinlik hissederseniz egzersizi sonlandırın. Tam dinlenmeden tekrar egzersiz yapmayın.

Yürüyüş

İlk yürüyüşlerinizi ev içinde ve düz zeminde yapmaya başlayın. Rahat giysiler giyin. Havanın uygun olduğu durumlarda dışarıda yürüyüş yapın. Çok sıcak ve çok soğuk havalarda, yüksek nem oranı olduğunda, rüzgar ve hava kirliliği varlığında dışarı çıkmayın.
Yürüme mesafeniz ve hızınız yavaş yavaş artacaktır, kendinizi zorlamayınız. Bir başkasına ya da kendi kendinize fizik gücünüzü ispatlamaya çalışmayın, yarışma ve iddaya girmeyin.
Sonuçta ulaşmanız gereken en az fiziksel aktivite haftada üçgün ve her seferde 45 dakika yürüyüş olmalıdır.
Egzersiz bisikleti veya yürüyüş bandı gibi yardımcı cihazları kullanabilirsiniz.


Ağırlık kaldırma

Ameliyattan sonra 6 hafta süreyle 5 kg üzerindeki ağırlıkları kaldırmayın. Kaldıracağınız ağırlığı iki elinizle tutun ve vucudunuz dik durumda olsun. Göğüs kemiğinizi zorlayacak diğer aktivasyonlardan (sıkışmış kapı, pencere, kavonoz kapağı v.b. şeyleri açmak, kalçanız sabitken sağa-sola dönmek) kaçının.

Merdiven çıkma

Merdiven veya yokuş çıkmak daha fazla efor gerektiren aktivasyonlardır. Bu sırada daha çabuk yorulursunuz. Yorgunluk, çarpıntı hissederseniz durup dinlenin.

Sigara:
Umarız sigarayı hiç kullanmıyorsunuzdur. Hastalığınız veya ameliyatınız nedeniyle eğer sigarayı bırakmış iseniz, ilk adımı atmışsınız demektir. Ancak tekrar sigaraya başlamamanız önemlidir. Sigara kullanmayınız. Sigara içmemek yanısıra pasif içici konumuna geleceğiniz, yoğun sigara içilen ortamlara da girmemelisiniz.
Alkol:
Alkolü eğer kullanmıyorsanız hiç sorun yok. Kullanıyorsanız size önereceğimiz sıklık, miktar ve türlerin dışına çıkmamalısınız. Ençok haftada iki kez alkol alabilirsiniz. Yoğun alkol içeren içkileri (rakı, viski, cin, votka, konyak..) bir kerede ençok bir duble alabilirsiniz. Düşük alkol içeren içkileri (şarap, likör..) bir kerede ençok iki bardak alabilirsiniz. Bira uzun süreli kullanımda kalp kası bozukluklarına neden olduğu için önermiyoruz. Şarap (özellikle kırmızı) içkiler arasında tercih edebileceğiniz bir türdür.
Bu dozun üzerinde alacağınız alkol yağ ****bolizmanızı, karaciğer fonksiyonlarınızı, ilaç düzey ve etkilerini bozabilir.
Alkol ilaç niyetine kullanılacak bir madde değildir. Bu amaçla başlamayınız veya kullanmaya devam etmeyiniz.


Cinsel yaşam:
Ameliyat sonrası ne zaman cinsel ilişkide bulunabileceğini hastalar genelde merak eder ancak çoğu bu konuyu sormaya çekinir. Eğer 2 kat merdiveni sorunsuz çıkabiliyorsanız fizik güç olarak cinsel ilişkide bulunmanızda sakınca yoktur. Ayrıca ruhsal olarak ilişkiye hazır olmanızı ve göğüs kemiğinizi zorlamayacak şekilde davranmanızı da öneririz.
Doğurganlık çağındaki kadın hastaların gebelik konusunda doktorları ile görüşmesi gereken konular;
  • Gebeliğe izin verilip verilmeyeceği,
  • Veriliyor ise zamanlaması ve dikkat edilecek konular,
  • Gebelikten korunma yöntemlerinden hangilerinin uygun olduğu.

Varis çorabı:
Bacaktan toplar damar alınan koroner bypass hastalarının iyileşme döneminde varis çorabı kullanması önerilir. Çorap ayaklarınızda şişlik olmasını engellemek, azaltmak için kullanılır. Ayrıca şişliği önlemek için bacaklarınızı bükmemeniz, bacak bacak üstüne atmamanız ve hareketsiz ayakta kalmamanız önerilir.
Dikkat etmeniz gereken noktalar;
  • Çorabınızı sabah yataktan kalkmadan giyiniz,
  • Önerilen süre kullanıma devam ediniz,
  • Çorapta kırışıklık, katlanma olmamasına dikkat ediniz,
  • Gece yatarken çorabınızı çıkarınız,
  • Uygun boyutta varis çorabı kullanınız,
  • Çorabı giyip çıkarmak için gerekirse yardım alınız.

baypas olacaklar ve olanlar için

geçmiş olması dileklerimle